Var Olan Annenin Yokluğu
Çocukluğu yurdudur insanın ve hiç şüphesiz o yurdun hayat ağacı da annedir. Bizi oluşturan, fizyolojik ve duygusal olarak onun içinden onunla bu dünyaya gelen bizin yaşamı onun varlığı ve yokluğu üzerinden kendi benini oluştururken işler her zaman yolunda gitmeyebilir de... Anneniz hayattadır, her sabah aynı çatı altında uyanıyorsunuzdur ama eksik bir şeyler vardır ve bu durumda anne yoksa benlik de yoktur. Anneniz hayattadır ama sizi çocukken terk etmiştir. Başka bir evde ve belki başka çocuklarla bambaşka bir hayatı vardır ama yine benlik yoktur. Anne yoksa benlik boşluktadır. Sallanır durur. Belki de şöyle dersiniz; ölmüş olsa yokluğunun verdiği acı belki daha az olurdu.
Kötü annelik, iyi annelik
Orada bir durun, sakin olun. Jasmin Lee Cori "Var'olan Annenin Yok'luğu" adlı kitabında "Verilmeyen Sevginin Telafisi" alt başlığıyla başımıza gelebileceklerle nasıl başa çıkacağımıza dair ipuçları veriyor. Annenin yokluğu burada fiziksel yokluk olarak tanımlanmıyor elbette. Burada söz konusu olan ‘kötü annelik’ görmek... Cori, “Kötü anneler ve onların fiili suçları (zorlama, müdahale ve taciz gibi) ile değil, daha çok onların ihmal suçları (İyi Anne’nin sağlanması gereken şeyleri vermekteki başarısızlıkları gibi) ile ilgilidir,” diyor. Sevgisizlik, ihmalkarlık, duygudaş olamama ve bir uzaklık hali... Cori’ye göre annelerimizin çocuk olarak benliğimizi nasıl algılayacağımız anneye bağlıdır. Çünkü, ta en başından nasıl birisi olacağımız, kendimizi dünyada nasıl göreceğimiz, kendimize olan saygımız yani aslında bütün olarak benliğimiz annemiz tarafından oluşturulur. Kötü annelik görmüş birçok kişiyle yapılan görüşmelerde çoğunda görünen yoğun yoksunluk algısının olduğunun altını çizen yazar bu yüzden sıralanan sorunları şöyle anlatıyor; yalnızlık ve ait hissetmeme, duygularla ne yapacağını bilememe, mücadele algısının düşüklüğü, depresyon, bağımlılık davranışları, güçsüz bırakıldığını hissetmek, kendi özgün sesini bulmakta zorlanma... Kötü annelik görmüş çocuklar birer yetişkin olup zaten yeterince karışık olan dünyaya katıldıklarında afallayacaktır muhtemelen. Peki, bununla baş edebilmek mümkün mü?
Öfkenin iyileştirici etkisi
Zor ama mümkün. İyileşme sürecinin başlangıcı o derin yarayla yüzleşmekten geçiyor şüphesiz. Buna 'yarayı kaşımak' yahut 'kabuğunu aralamak' da diyebiliriz. 30 yaşında ama hâlâ annesiz hayatınızı sorguluyor olabilirsiniz. Ve belki bu süreçte annesizliğinizi inkar da etmiş olabilirsiniz. ªimdi bu kitapla yaranızın altındaki zehirle karşılaştığınızda yüzünüze vuran bastırılmış öfkenize selam verin. Cori, kötü annelik görenlere tavsiyeler verirken en çok günlük tutup acılarını yazmalarını öneriyor. Öfkeyi kontrol etme, içindeki çocuğu kendi büyütmek, onunla konuşmak, sorgulamak ve tüm bunları bir deftere yazmak acınızı geçirecek mi? Yazının iyileştirici etkisi olduğunu unutmayın. Yazmak bir yandan da kendinizle yüzleşmenizi, yeri geldiğinde kendinizle saç saça baş başa bir kavgaya girmeye müsait bir alan. İnsan kendi kendini ancak kendiyle yüzleştiği zaman büyütebilir belki de... Konunun uzmanı Jasmin Lee Cori’nin bu hayati sorun olan 'kötü annelik'le yetişenlere birçok öneri de bulunuyor; duygularınız üzerinde çalışın diyor, öfkenin iyileştirici etkisini unutmayın diyor. Ve bence en önemlisi kendinizin iyi annesi olun diyor. İlk bakışta çok zor gibi gelebilir ama "Var'olan Annenin Yok'luğu" bunun yollarını birer birer sıralamış. Ayrıca anneliğe hazır olup olmadığınızı bu kitabı okuyarak kendinize sorabileceğiniz birçok soruyla karşı karşıya gelebilirsiniz. Siz annenizden ne aldınız, ne bekliyordunuz? Peki ya siz anne olarak çocuğunuza ne verebilir ya da ne veremezsiniz? Özellikle kötü annelik görmüş bireylerin elinin altında durması gerekiyor sanırım bu kitabın. Belki sizi iyileştirmez ama yüzleştirir. Yüzleşmek ise özellikle bu ağır sorunda iyileşmenin yarısıdır.
Hayatta her zaman iki kere iki dört etmiyor. Ben, annemi erken bir yaşta kaybettiğim için anneleri yaşayan insanlar hep çok şanslı gördüm. Bende olmayan onlarda vardı... Ne zaman başları sıkışsa sığınabilecekleri, yardım, akıl alabilecekleri, hasta olduklarında onlara bakacak olan biri; onlar “annesi olanlardı.”
**
Benim kafamdaki “anne var, anne yok” denkleminin hiç de düşündüğüm gibi olmayabileceğini anlıyorum son zamanlarda... Jasmin Lee Cori’nin yazdığı “Var Olan Annenin Yokluğu” –okuyanus yayınları- kitabını okumam ile bir arkadaşım ve “yaşayan ama yok” annesi hakkında konuşmamız aynı zamana denk geldi...
**
Arkadaşımın annesi o daha küçükken, kocasını ve iki çocuğunu geride bırakıp başka bir hayat seçmiş kendine... Gitmiş. Ve sonra aramamış geride bıraktıklarını; içgüdüsel olduğunu zannettiğim annelik duygularını yaşamamayı tercih etmiş. Arkadaşım şimdi yetişkin bir kadın. Rüyalarında annesiyle hesaplaşan; var olan annenin yokluğunu yaşayan bir kadın.
**
“Anne basit bir konu değildir.” diyerek başlıyor Jasmin Lee Cori kitabına... “Nasıl birisi olduğumuz, kendimize saygımız, ilişkiyle ilgili bilinçaltı inanışlarımız – tüm bunlar güçlü bir şekilde annemiz tarafından oluşturulmuştur. Tek etkileyicidir diyemeyiz. Ama onunla aramızdaki iletişim bütün bunlar için yapı taşıdır.”
**
Cori kötü anneliği sözlük anlamıyla kötülük yapmak olarak değil de iyi anneliğin eksikliği olarak tanımlıyor. Kötü anneliği tanımlamak için önce iyi annenin 10 yüzünü açıklıyor:
Kaynak olarak anne, bağlanılacak yer olarak anne, ilk müdahaleci olarak anne, düzenleyici olarak anne, besleyici olarak anne, ayna olarak anne, destekleyici olarak anne, akıl hocası olarak anne, koruyucu olarak anne, sığınılacak yer olarak anne...
**
Mesela “teknik olarak yapması gereken her şeyi yapan, fiziksel olarak da çocuklarının yanında bulunan fakat çocuklarını duygusal olarak beslemeyen bir anne de kötü annelik edebilir” diyor. Cori’nin ifade ettiği üzere annenin doyumu çocuklarına nasıl davrandığı konusunda kritik bir değişken. Zorunda olduğu için evde kalan bir anne depresif ve aksi olacağı için varlığının bir kıymeti yok.
**
Kötü annelik edenlerin 3 ortak özelliği var. Kendi çocukluklarında aynı muameleyle karşılaştıkları için nasıl şefkatli bir ilişki kurulacağına dair fikir sahibi değiller. Genellikle tedavi edilmemiş travmaları var ve eşlerinden bağımsız bir varlık gösteremiyorlar. (eş ilişkilerinde de şefkat eksikliği.)
**
Annelik çok büyük bir sorumluluk. Dünyaya getirdiğiniz canın olduğu, olamadığı her şeye bu kadar böylesine etki etmek duygusal olarak hazır olmayanlar için gerçekten ağır bir yük olabilir. İnsanlar anneliğin getireceklerini gönüllü olarak sırtlanmadılarsa ağır yüklerden kaçmak isteyebilirler.
**
Anneyle çocuk ilişkisinin çocuğun kendi benliğini nasıl algılayacağına büyük etki ediyor; lakin bir eksiklik varsa bunu tamir etmek de olanaksız değil. Jasmin Lee Cori kayıp olan annenin yerini alan büyükanneler, teyzeler, halalar, kardeşler, öğretmenlerin çocuk için büyük fark yaratacağını belirtiyor. Genç yetişkinler içinse arkadaş grupları, sevgi dolu eşler, kendi kuracakları ailelerin başka insanlardan şefkat görmeye fırsat vererek boşlukları dolduracağının altını çiziyor.
**
İşte, iki kere iki dört değil. Anne var demek anne var demek değil. Yine de hayat kendini devam ettirmek üzere elinden geleni yapmaya programlı... Ne kadar eksikli, gedikli de olsa yeni yetiler geliştirerek, mevcut duruma uyumlanarak sürdürüyor varlığını... Tıpkı benim arkadaşımda olduğu gibi; her işini kendi görmeye alışmış, sağlam, bağımsız bir kadın da yaratabiliyor olumsuz koşullar.
** **
İyi annenin 10 mesajı
Burada olduğun için mutluyum! Seni görüyorum! Benim için özelsin. Sana saygı duyuyorum. Seni seviyorum. İhtiyaçların benim için önemli (benden yardım isteyebilirsin). Sana zaman ayırırım. Seni korurum. Bende huzur bulabilirsin. İçimi aydınlatıyorsun.
16 Nisan 2015 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder