Subscribe:

Ads 468x60px

30 Aralık 2013 Pazartesi

YAŞAMI KUTSARSANIZ YAŞAM DA SİZİN VARLIĞINI KUTSAR




Aksiyon ve reaksiyon yaşamın değişmez bir yasasıdır.
Beklemeyi bilen gerçek zaferle karşılaşır.
Eğer iyiyi yakalarsanız, insanların yanında ve her yerde en iyi yere sahip olursunuz.
Eğer birine yardım ederseniz, yardım ettiğiniz bu kişi yardım etmenize vesile olmaya devam edecektir.
Diğer insanların sukünetine yardım ederseniz, barış da sizin etrafınızda belirecektir.
Yükselmenizi sağlayan zamanı değerlendirirseniz, bu zaman size mucizeler sağlayacaktır.
Yaşamı kutsarsanız, yaşam da sizin varlığınızı kutsayacaktır.
Hizmet etmeye çalışırsanız, bu çalışmanız ihtiyacınız olan yönlendirmeyi size sunacaktır.
İnsanları seviniz ve sevgi size tesir dolu olarak geri dönecektir.
Ektiğinizi biçeceksiniz. Bunu zaten çok açık olduğunu ifade edebilirsiniz. Ayrıca hep iyilikle ilgili olanı yaşamda kelimelere döküyoruz.
Eğer bunu denemeyi başarırsak, elbetteki sevinç çığlıklarıyla parlayan sürprizler kaçınılmaz olarak karşımıza çıkacaktır…

Medyom: F.C Xavier-İspanyolcadan çeviren: İsmet Yalçın

KİŞİSEL GELİŞİM İÇİN OLMAZSA OLMAZLAR NELERDİR?




-Kendini evinde ve merkezinde hissetmediğin insanlarla mecbur değilsen asla birlikte olma.
-Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
-Kendini sev.
-En kısa zamanda insanlara evet ve hayır demenin kriterlerini belirle. 
-Tek başına yapamıyorsan mutlaka profesyonel yardım al.
-Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma.
-İyilik ve yardımın ölçüsünü kaçırma, kaş yapayım derken göz çıkarma.
-Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme.
-İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
-Kimseye yalvarma.
-Asla dönüp arkana bakma.
-Sır tutmasını bil
-Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
-Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma.
-Emrivaki ile oluşturulan dostlukları kabul etme.
-Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama söylenenleri de aklının bir köşesinde de tut.
-Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama.
-Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme.
-Kendini öven insanlardan kaç.
-Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
-Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
-Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütleri gözardı etme.
-Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar.
-Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.
-Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
-İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
-Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
-İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
-Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.
-Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. 
Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini satma.
Depresyona bile girsen depresyonunu başkaları ve kendin için yararlı hale getirmenin yollarını ara.
Her duyduğuna “olur mu canım öyle şey” deme, olur olur!!!
Alıntı

Şeyleri Hızlandırmanın 12 Yolu



Andrew Lutts

1) İsteyin. Size yardım sunanlardan yardım istemelisiniz (melekler, rehberler vs). İstemekle, iletişim ve rehberlik için kanal açarsınız.

2) Meditasyon yapın. Bu çoğu zaman spiritüel büyümenin en hızlı yoludur.

3) Bağışlayın. Hemen hemen herkes bir şey için birini bağışlamaya gereksinim duyar (Kendisini bile). Bağışladığınız zaman oluşturulmuş karmayı ve salıverilmeye gereksinim duyulan diğer şeyleri salıverirsiniz.

4) Beden çalışması. Bedeninize, tapınağınıza uyulmanın. Bedeninize doğru davranın ve titreşiminizi yükseltin. Bu başka her şey ile birlikte çalışır.

5) Öğretmenler. Öğretmenlerinizi kazanın. Çalışmayı yapmaya istekli olduğunuzu ve misyonunuzu gerçekleştirmeye hazır olduğunuzu bilsinler.

6) Kanallık yapın. Yüksek benliğinizden, ruhsal rehberlerden, ve en yüksek hayra hizmet eden diğerlerinden gelen bilgi ve bilgeliğe kanal olun.

7) Şimdi. Geçmişin anılarında, geleceğin hayal vizyonlarında yaşamayın. Tamamen anda yaşayın.

Tezahür ettirin. Realitenizi olmasını istediğiniz şekilde yaratın. Eskiyi temizleyin ve bir vakum yaratın, yaşamınıza yeni şeyler tezahür edebilir.

9) İzin verin. Şeylerin doğal olarak ortaya çıkmasına izin verin. İman sahibi olun. Güvenin.

10) Kutsayın. Her anı ve her durumu kendi mükemmelliği içinde kutsayın.

11) İmgeleyin. Taç çakranızdan bedeninize beyaz ışığın girdiğini ve özünüzü saf, güçlü sevgi dolu enerji ile doldurduğunu imgeleyin.

12) Sevin. Koşulsuz sevgi içinizdeki güzelliği, sizinle temas eden herkesle paylaşmanın yoludur. Zor bir duruma sevgi getirin ve onun pozitif şekilde dönüştüğünü izleyin.

copyright © 1997 – Andrew Lutts 

Aydınlanma Meditasyonu

bu meditasyonu yapmadan önce bir mum alın yakın tütsü yakın bunların yanıda bir çiçek koyun ve mum ateşine bakın ve gözlerinizi kapayın meditasyona başlayın 
1:sağ elinizi kalbinizin üzerine koyun içinizdeki annesel enerjiye hitap ederek üç kere sorun 

ANNE BEN SAF RUHMUYUM !
2:sağ elinizi sol kaburga kemiğinin altına koyun ve sorun :

ANNE BEN KENDİ KENDİMİN ÖĞRETMENİMİYİM!
3:sağ elinizi sol kasığınıza koyun ve 6 defa söyleyin:

ANNE BANA SAF ARZUYU VE SAF BİLGİYİ VER VER!


4:sağ elinizi sol kaburga kemiğinin altına koyun ve 10 defa söyleyin:

ANNE BEN KENDİ KENDİMİN ÖĞRETMENİYİM !
5:Sağ elinizi kalbinizin üzerine koyun ve 12 defa söyleyin 

ANNE BEN SAF RUHUM!
6:Sağ elinizi sol omuz ve boyun arasına yerleştirin ve başınızı sağa cevirin 16 defa söyleyin:

ANNE BEN SUÇLU DEĞİLİM!

7:Sağ elinizi alnınızın ortasına koyun ve başınızı hafif öne doğru eğin ve istediğiniz kadar söyleyin :

ANNE BEN KENDİMİ VE HERKEZİ AFFEDİYORUM !
8:sağ elinizi başınızın arkasına bombeli kısma koyun be başınızı arkaya doğru eğin ve istediğiniz kadar söyleyin 

ALLAHIM LÜTFEN BİLEREK YADA BİLMEYEREK YAPTIĞIM TÜM HATALARI LÜTFEN AFFET!
9:Sağ elinizi başınızın üstüne koyun bıngıldak boşluğuna avucunuzu gerek ve bastırarak bir yandanda hafif masaj yaparak tekrarlayın 

ANNE BANA AYDINLANMAMI VER!


gözlerinizi acın ve sağ elinizi bıngıldak boşluğundan bir avuc hızası kadar yukarıda tutun yani başınıza değmesin 

avuc içinde bir esinti hiisedeceksiniz tüm avucta ve parmak uçlarında esinti hiisederseniz aydınlanmayı tam aldınız demektir eğer avuc içinde ısınma varsa tüm çakralar kapalı demektir

eğer baş parmağında ısınma olursa işi sıkıntısı ve bağ ağrısı cekiyorsunuz demektir ısınma çok şiddetli ise hastalığınız var demektir baş bölgesinde

işaret parmağında olursa gelecek endişesi taşıyorsunuz demektir

orta parmak ısınırsa ailede yada arkadaş cevresinde sıkıntınız var demektir ve iç hastalıklardan sorununuz olabilir

yüzük parmağı ısınırsa duygusal problemleriniz ve sıgara alkol yada uyuştırucu bağımlılığınız var demektir

küçük parmak ısınırsa kendi içinizde çözemediğiniz sorunlar var demktir

bu çakraların acılması ve tam aydınlanma almanız ıçin ısınmalar bitene kadar devam edin tavsiye sık sık bu uygulamayı yapın 

yaparken nefes alış verişleriniz düzgün olsun ben aydınlanmayı ankarada insanca yaşam derneğinde almıştım ordan öğrendim 

daha fazla bilgi için sahaja ve sahaja yoga yı araştırmanızı tavsiye ederim

anne denmesinin sebebi kundaliniyi uyandırmak içindir. toprak ana diyenlerde vardır. kundalini anne diyenlerde vardır sahoja anne diyenlerde vardır istenire bunlarda söylenebilir . hangi dine inanıyorsanız onu dinin tanrısının ismini söyleyebilirsiniz yada hiç bir şey söylemezsiniz bu tamamen size kalmış
Alıntı

Sıfır Noktanızı Aktive Etmek İçin Meditasyon


[*Sıfır Noktası Enerjisi elektromanyetik alan olarak tanımlanır, bir zamanlar hücrelerin arasındaki boşluk olarak biliniyordu, şimdi yaratışın mekanı olarak biliniyor; bu, niyeti açıklamaya yardımcı olur]

* Bu enerji paylaşılmalıdır.

* Bu meditasyon herkesin en yüksek hayrı ve iyileşmesi içindir.

* Size yardımcı olacaktır
* Hızla daha iyi hissedersiniz

* Duygusal olarak dengeli ve merkezlenmiş hissedersiniz 
* Benliğinizin kaybettiğiniz veya unuttuğunuz parçalarını yeniden elde etmeye yardımcı olur

* Kalbinizin arzularını tezahür ettirin
* İzin aldığınız insanlara şifa gönderin 
* Dünyaya, diğer gezegenlere, yıldızlara ve evrene şifa gönderin
* Bu işleyen bir meditasyondur. 


Hazırlık: Meditasyonu yapmadan önce şunları yapabilirsiniz;

1) Şifa niyetinizi belirtin. 2) Şifa göndermek istediğiniz insanlardan/varlıklardan izin alın. 3) Dünya Ana’dan veya şifa göndermek istediğiniz gezegenler arası yerlerden izin alın ve 4) Kalbinizin arzuları için tezahür ettirmek istediğiniz olayların, insanların ve/veya durumların listesini yapın.

Lütfen aşina olmadığınız terimler olabileceğinin farkında olun (örneğin, çakralar, nedensel beden, merkaba vs). Sadece yüksek benliğinizin bunların ne olduğunu bildiğini kabul edin ve en yüksek hayrınıza olan şeylere izin verin. Eylem niyeti izler. 

Ayrıca, eğer bu meditasyon size herhangi bir anda bunaltıcı gelirse, sadece yapabileceğinizi yapın. Meditasyonu her zaman tamamlamak gerekli değildir. Yapabileceğinizi yapın ve kalan zamanda kutsal bir sessizlik içinde oturun. 

Meditasyon:
Çakralarınızı dengeleyerek başlayın, bunun için alışmış olduğunuz yöntemi kullanın. Eğer buna alışık değilseniz, sadece tüm çakralarınızın dengeli, hizalanmış olmasına ve doğru şekilde dönmesine niyet edin. 
Farkındalığınızı kalp bölgenize getirin ve sevgi, sevinç ve şükran duygularını hissetmeye yoğunlaşın. Bu hisleri hissedebileceğiniz bir insan veya durumu hatırlamak yardımcı olursa, böyle yapın. Hislerin oluşmasına ve kalbinizde gelişmesine izin verin…

Fiziksel beden ile başlayalım. Fiziksel bedeninizdeki tüm hücreleri sevgi, sevinç ve şükran hissetmeleri için davet edin. Bunu gerçekten hissedin. Bu duyguları deneyimlemek için kendinize izin verirken, tamamlığın/doluluğun bedeninizde genişlediğini hissedin. 

Hazır olduğunuz zaman, hücrelerinizin arasındaki tüm boşluğu sevgi, sevinç ve şükran hissetmeye davet edin. Bunu gerçekten hissedin. Daha da genişlediğinizi hissedin. 

Aynı şeyi duygusal bedeniniz için yapın. Duygusal bedeninizin hücrelerini sevgi, sevinç ve şükran hissetmeye davet edin ve bunu gerçekten hissedin. Bu duyguları deneyimlemek için kendinize izin verirken, tamamlığın/doluluğun bedeninizde genişlediğini hissedin. Bu hisleri duygusal bedeninizdeki hücrelerin arasındaki boşluğa davet edin. 

Zihinsel bedeninizdeki hücreleri ve hücrelerin arasındaki boşluğu sevgi, sevinç ve şükran hissetmeye davet edin. Bunu gerçekten hissedin. Spiritüel bedeninize geçin ve aynı şeyi yapın. Ve sonra nedensel bedeninize geçip aynı şeyleri yapın. Ve merkabanız ve ışık bedenleriniz…. Sevgi, sevinç ve şükran hissetsin ve bu hisler genişlesin. 

Bu halde, İlahi Benliğinize bağlı olduğunuzu bilin. İlahi Benliğinize sevgi,sevinç ve şükran gönderin. Dilediğiniz kadar bu halde kalın. 

Bu sevgi, sevinç ve şükran hislerini sürdürerek, izin aldığınız insanlara bunları göndermek için hazırlanın. İlahi Benliğinizden, bunu onların kendi İlahi Benliğine göndermesin isteyin. Hangi şekilde olursa olsun, onların en yüksek hayrı için, bu duyguların İlahi Benlikten direkt olarak süzüldüğünü görün. 

İlerleme zamanı olduğunu hissettiğinizde, bu sevgi, sevinç ve şükranın gönderdiğiniz herkese, ihtiyacı olduğu sürece süzülmeye devam etmesini isteyin. 

Sonra, İlahi Benliğinizden Dünya Ana’ya sevgi, sevinç ve şükran göndermesini isteyin. İlahi Benliğinizin onunla bağlantı kurmasını isteyin. Dünya Ana’nın en yüksek hayrı ve iyileşmesi için, sevgi, sevinç ve şükranın İlahi Benliğinizden Dünya Ana’ya akmasına izin verin. Sadece gönderin, sonuçlara bağlı olmayın. Bunun gerekli olduğu kadar devam ettiğini görün… 

İlahi Benliğinizden, diğer gezegenlere, yıldızlara veya evrenlere sevgi, sevinç ve şükran göndermesini isteyin. İlahi Benliğinizden onların İlahi Benlikleri ile bağlantı kurmasını isteyin. Onların en yüksek hayrı ve iyiliği için, ne şekilde olursa olsun İlahi Benlikleri vasıtası ile sevgi, sevinç ve şükran akmasına izin verin. Bunun gerekli olduğu kadar devam ettiğini görün… 

Son olarak, kalbinizin arzularının listesini kullanarak, İlahi Benliğinizden listenizdeki her bir unsura sevgi, sevinç ve şükran göndermesini isteyin. Sadece gönderin, sonuçlara bağlı olmayın. İlahi Benliğiniz en yüksek hayrınız ve iyileşmeniz için neye gereksiniminiz olduğunu bilir. Şimdi herkesin en yüksek hayrı ve iyileşmesi için ilahi zamanlamada ve ilahi düzende olduğunuzu bilin.

Tam hissettirene kadar bu sevgi, sevinç ve şükran halinde kalmaya devam edin. Bu yere her zaman geri gelebileceğinizi bilin. Bu enerjiye istediğiniz her zaman erişebileceğinizi bilin.

Ve bu süreci çabuklaştırmak için, başparmağınızı ve işaret parmağınızı birbirine dokundurabilirsiniz, bunu yapmak şu andan itibaren sevgi, sevinç ve şükran içinde olmayı ve bunları göndermeyi hızlandırır ve kolaylaştırır....
Son Olarak Selamlamanızı Yapın Ve Bitirin
Bütünün En Yüksek Hayrına Şifa Olsun

Melekleri Rüyaya Çağırma

Rüya zamanımız çoğu zaman, yeni spiritüel büyüme ve anlayış kazanmak için en üretici zamandır. Bir çok insan geleceği haber veren veya kariyer, ev ve aile ile ilgili rehberlik veren psişik rüyalar görür. Melekleri rüyalarınıza davet ederek uyurken tutarlı ve berrak rehberlik alabilirsiniz. Gündüz zamanı düşünceniz siyah – beyaz bakış açılarına kilitlenmişken, bu özellikle, yeni anlayışlar ve yaratıcı fikirler kazanmak için iyi bir yoldur. Uyurken, katı düşünce kalıplarını bırakırız. Uyurken olduğu gibi açık – zihinli olduğumuzda, Tanrı ve melekler İlahi fikirleri kolayca bize aktarabilirler. Uykuya dalmadan önce, meditasyon yapmak için biraz zaman ayırın. Sonra zihinsel olarak veya yüksek sesle onaylayın :

“Sevgili Tanrım ve melekler,
Lütfen bu gece rüyama girin ve bu durum (özel isteğinizi söyleyin) ile ilgili bana rehberlik ve yeni fikirler verin. Uyandığım zaman bu fikirleri berrak olarak hatırlamama yardım edin. Teşekkür ederim ve Amin” 

Normalde rüyalarınızı hatırlamasanız bile, bu güçlü onaylama, uyanmadan hemen önceki saatte güçlü şekilde canlı – ve unutulmaz – rüyalar görmeniz için bilinçliliğinizi değiştirir. Bu rüyaları “lüsid” rüyalar olarak adlandırıyoruz. Bunlar bir sinemada olmaya benzer, burada kendinizi hem izlersiniz hem de katılımcı olursunuz. Bu rüyaları unutmak çok zor olur. “Lüsid rüyaların konusunu ve mesajını hatırlamam” diyen insanlar bile, bu rüyaları hatırlar. 

Bir çok büyük icat, kitaplar, ve çözümler rüyalardan çıkarılmıştır. Muhtemelen bir fikrin ışığı ile uyanan yazarlar, iş adamları ve mucitlerin hikayelerini duymuşsunuzdur. Herkes bu bilgi havuzuna erişir, çünkü herkesin zihni ebedi olarak Tanrı’nın sonsuz bilgeliğine katılır. Siz de, uyumadan önce niyetlerinizi belirterek uykunuzda yaratabilirsiniz. 

Melekler ayrıca uyurken sınırlayıcı düşünceleri, inançları ve duyguları iyileştirebilirler. Çoğu zaman imanın tezahürün ve mucizelerin maddesi olduğunu okuduk. “Mucizeler Kursu”nda, “Herhangi bir durumda, imanın çözemeyeceği bir problem yoktur”. Ve yeni bir bilimsel çalışma, psişik fenomene inanan insanların, şüphecilerle karşılaştırıldığında, doğru psişik rehberlik deneyimledikleri bulunmuştur. 

Rüya zamanı evrenin şaşmaz düzeninde imanımızı artırmak için mükemmel bir platformdur. İman seviyesini artırmanın en kolay yollarından biri, Tanrı’dan ve meleklerden yardım istemektir. En şüpheci pragmatist bile, bu yöntemin güçlü etkileyici deneyim yarattığını görecektir. Bunu yapmanın kolay bir yolu tam gece uykuya dalmadan öncedir. Şu onaylamayı zihinsel olarak veya yüksek sesle söyleyin ; 

“Sevgili Tanrım ve koruyucu melekler,
Bu gece rüyalarıma girmenizi istiyorum ve beni anlayıştan, güvenmekten ve İlahi rehberliğimi izlemekten uzak tutan korkuları temizleyin. Eğer bana vermek istediğiniz bir mesaj varsa, lütfen onu açık olarak anlamama ve sabah hatırlamama yardım edin. Amin”

Cennet, güvensizliğinizi iman ile değiştirir ve bilgililiğinizi izlemekle ilgili daha emin hissedersiniz. Rüyalarımız esnasında melek krallığı ile çok etkileşiriz. Melekleri rüyalarınıza çağırarak melek mesajlarınızın sayısı artar ve temizlik çalışmanız hızlanır. 

Örneğin, eğer kariyerinizin gidişatı ile ilgili kararsız iseniz, başınızı yastığa koyduğunuz zaman, zihinsel olarak buna benzer bir dua okuyun :

“Melekler, lütfen bu gece rüyalarıma girin ve bana kariyerimle ilgili hangi yöne gideceğimi bilmemde yardım etmek için, hatırlayacağım berrak mesajlar verin.”

Melekler her zaman bu isteği karşılar, ve muhtemelen uyanmadan önceki saatte kolayca hatırlayacağınız lüsid bir rüya görürsünüz. Veya, melekler rüyanızda size öyle bir şekilde yardım edebilirler ki, rüyanızın içeriğini hatırlamazsınız. Yine de, uyanırsınız ve gece boyunca içinizde bir şeylerin değiştiğini bilirsiniz. Hangi yöne gideceğiniz ile ilgili daha mutlu, daha pozitif ve daha berrak hissedersiniz. Bu, kariyeriniz ile ilgili sizi kararsız kılan korkuları salıvermenize yardımcı olmak için, meleklerin düşüncelerinizi ve inançlarınızı yeniden düzenlediğinin bir işaretidir. 

Eğer yaşamınızın herhangi bir alanında bloke olmuş hissediyorsanız, bir parça kağıda şu mesajı yazın ve yastığınızın altına koyun. Uykuya dalarken cümleyi zihinsel olarak üç kere tekrarlayın : “Sevgili Melekler, yaşamımdan tam olarak haz almamı engelleyen blokları temizlemek için bu gece uykumda benimle çalışmanızı istiyorum. Lütfen ya bu blokları dikkatime getirin ya da bu geceki uykum esnasında zihnimden, duygularımdan ve bedenimden tamamen uzaklaştırın. Teşekkür ederim.”

Sabahleyin, tazelenmiş ancak gece boyunca çalışmış olduğunuzun farkındalığı ile uyanırsınız. Meleklerin gece çalışmasının ayrıntılarını hatırlayamayabilirsiniz, ama bunu derinden hissedersiniz. Başınızı gece gerçekleşen yeniden yapılandırma nedeni ile biraz garip hissedebilirsiniz. Bununla birlikte, meleklerin taşıyıp götürdüğü bloklar yaşamınızın amacını ve yaşam planınızı engelleyen ağır yüklerdi. Bu temizliği istediğiniz için şükran hissedersiniz ve melekleri rüyalarınıza her gece çağırmak isteyebilirsiniz.

Atlantis Mandalası

Atlantis şifa/enerjilendirme mandalası (kendi başına zaten güçlü olan) Atlantis halka modeli ve enerji bedeninin hemen hemen tüm bölümlerini aktive eden renk halkalarının bir kombinasyonudur. Sadece mandalaya bakmak yaşam gücünü veya chi’yi, enerjiyi aktive eder, ama mandalanın aşağıda tanımlanan bir çok kullanımları var.


Bu “alet” ona bakarak ya da onu nesnelerin üzerine veya bedenin bölümlerine koyarak etkili olur. Ancak, aynen tıpta veya diğer yardımcı tekniklerde olduğu gibi, her zaman ful tedavi etkisi garanti edilmez. Bu mandala tıbbi ve profesyonel yardımın yerini almaz, ama bir çok uygulamalarda şaşırtıcı sonuçlar sağlar. Bundan faydalanacağınızdan emin olabilirsiniz. Mandalayı çeşitli boyutlarda (2,5 cm – 20 cm) yazdırın. Kullanırken/taşırken zarar görebileceğinizi düşünürseniz, onu kaplatın (laminasyon). Büyük mandalayı evinizde, ofisinizde vs duvara asın ve küçük olanları gittiğiniz her yere yanınızda götürün. Ağrılarınız ve başağrınız olduğunda, mandalaları direkt olarak ağrıyan noktaya veya onunla ilgili akupunktur noktalarına ya da çakralara koymayı deneyin. Mandalanın yerinde sabit duramayacağı yerler için, onu tutturmak için bant veya bandaj kullanın. Ayrıca, ilave olarak, şifa gerçekleşirken başka bir mandalaya bakabilirsiniz veya gözlerinizi kapatıp gevşeyebilirsiniz. Şifa hastalığın türüne ve ciddiyetine bağlı olarak dakikalar, saatler veya hatta günler alabilir. Ayrıca mandalayı, diğer şifa tekniklerini uygularken tanımlandığı gibi kullanabilirsiniz. Mandala ile uzaktan şifa da yapılabilir. Hastanın fotoğrafını iki mandalanın arasına koyun. Mandalalara ellerinizden 15 – 20 dakika enerji aktarın. Doğru niyet ve iyi bir dikkat gerekir, dualar şifayı büyük ölçüde güçlendirir. Hasta nerede olursa olsun, enerjiyi alır. Fotoğrafı mandalalar arasında, temiz bir yerde uzun süre bırakabilirsiniz. Hasta sürekli olarak enerji almaya devam eder. Hayvanlar için de aynı tekniği kullanabilirsiniz. Yorgun veya stresli misiniz ? Bunu deneyin. Her bir ayağınızın altına bir mandala koyun, bir tanesinin üzerine oturun ve her bir elinizde bir mandala tutun. 10 – 20 dakika (Zamanınız varsa daha uzun olabilir) gözlerinizi kapayın. Gevşemiş ve stresinizin gitmiş olduğunu hissedersiniz. İçme suyunuzu, altına Atlantis mandalasını koyarak yükleyin. Biyoenerji camdan, metalden, plastikten ve çoğu maddeden geçer. Daha iyi sonuç için bir gece boyu yükleyin. Suyu içmek kişiyi enerjilendirir. Suyun tadı daha güzel olur. Normal su ve yüklenmiş su arasındaki farkı test etmek için sarkaç kullanılabilir. Enerjilenmiş su daha berraktır. Ayrıca yemek için kullandığınız suyu da yükleyebilirsiniz. Mandalayı kullanarak sebzeler ve et daha uzun süre taze kalır. Ancak, ekstra enerji buharlaşmaya neden olabileceği için zaman zaman üstlerine su püskürtmek gerekir. Yemek yediğiniz zaman, mandalaları tabakların altına yerleştirin. Yemeklerin tadı daha güzel olur ve yiyecek size daha fazla enerji sağlar. Evde, aynı yemekten iki tabağı deneyin, biri enerjilendirilmiş, diğeri normal olsun. Tat farklı olacaktır ve enerjileri sarkaç ile karşılaştırılabilir. Her çeşit yiyeceği ve içecekleri yükleyebilirsiniz. Saklama kabının maddesi önemli değil. Mandala ayrıca çiçeklerin ömrünü uzatır ve bitkiler daha çabuk büyür ve daha sağlıklı olur. Saksının veya vazonun altına mandalayı koyun. Şarap, bir hafta boyunca mandala ile yüklenirse, tadı daha güzel olur. Şampanya, bira veya karbonatlı içecekleri 10 dakikadan fazla enerjilendirmeyin, yükleme nedeniyle içecekten gazlar gideceği için tadı bozulur. Ayakkabılarınızı geceleri mandalaların üzerine koymayı deneyin. Yürürken bir fark hissedersiniz. Enerjilendirilmiş ayakkabılar ayaklarınızdaki akupunktur noktalarını aktive eder ve tüm bedeninizi yükler. Bazı insanlar vitaminlerini ve besin desteklerini yüklerler. Bu etkinliği artırır ve ekstra enerji ekler. Liste sınırsızdır. Hayal gücünüzü kullanın ve düşünebileceğiniz her şeyi deneyin : Elbiseler, yatak, yastık, minder, araba vs. Bilgisayarınızdan ve TV den gelen zararlı enerjileri azaltmak için ekranın yanına mandala koyun. Umarım bu şaşırtıcı mandaladan faydalanırsınız ve daha sağlıklı ve enerji dolu bir yaşamınız olur.

 Namaste! Stephen Wong Malaysia ALINTI

Aşk / Osho




Aşk ruhsal bir olgudur; tutku fizikseldir. Ego psikolojiktir; aşk manevidir. Aşkın alfabesini öğrenmek zorunda kalacaksın. En baştan başlamak zorunda kalacaksın, sıfırdan başlamak zorunda kalacaksın; aksi takdirde yeniden ve yeniden incineceksin. Ve şunu aklından çıkarma yalnızca sen kendine yardımcı olabilirsin; başka... hiç kimse sorumlu değildir. Sana nasıl birisi yardımcı olsun? Senin egonu başka hiç kimse yok edemez. Eğer ona yapışırsan, hiç kimse onu yok edemez. Şayet ona yatırım yapmışsan, onu hiç kimse yok edemez. Seninle sadece kendi anlayışımı paylaşabilirim. Budalar sadece yolu gösterebilirler; sonrasında senin gitmen gerekir, o zaman senin yolu takip etmen gerekir. Hiç kimse sana yolu ellerinden tutup gösteremez.

Senin istediğin şey şudur: Sen bağımlı olma oyununu oynamak istiyorsun. Ve hatırla bağımlı olma oyununu oynamak istediğin kişi intikam alacaktır. Bir süre sonra o şu ya da bu şekilde kendisine bağımlı olmanı isteyecektir. Şayet karısı kocasına para yüzünden bağımlıysa, o zaman o kocasını kendisine başka şeylerle ilgili bağımlı kılmaya çalışacaktır. Bu karşılıklı yapılmış bir anlaşmadır. Her ikisi de sakatlanır, her ikisi de felçli hale gelir; birbirleri olmadan var olamazlar. Kocasının karısı olmadan mutlu olması, kulüpteki adamlarla eğlenmesi bile onu incitir. O adamın mutluluğu ile ilgilenmiyor aslında o inanamıyor: “Bensiz mutlu olmaya nasıl cesaret edebildi? O bana bağlı olmak zorunda!”

Kocası, karısı birisi ile güldüğü, keyif aldığı, neşelendiği için iyi hissetmez. Onun tüm neşesinin bütünü ile kendisine ait olmasını ister; o onun malıdır. Bağımlı kişi seni de bağımlı kılacaktır.

Korku asla sevgi değildir ve sevgi asla korkmaz. Aşkta kaybedecek hiçbir şey yoktur. Aşk niçin korksun. Aşk sadece verir. Bu bir iş akışı değildir, o nedenle kâr ya da zararla alakalı değildir. Aşk vermekten hoşlanır, tıpkı çiçeklerin hoş kokularını salmaktan hoşlanması gibidir. Onlar niye korksun? Niçin sen korkasın?

Unutma, korku ve aşk asla birlikte var olmaz; olamazlar. Hiçbir şekilde aynı anda var olmaları mümkün değildir. Korku aşkın tam zıddıdır.

İnsanlar normalde nefretin aşkın zıddı olduğunu zannederler. Bu yanlıştır, kesinlikle yanlış. Aşkın zıddı korkudur. Nefret amuda kalkmış aşktır; o baş aşağı durmaktadır ama aşkın zıddı değildir. Nefret eden kişi basitçe, bir yerde hâlâ sevdiğini gösterir. Aşkın tadı kaçmıştır ama hâlâ oradadır. Gerçek zıddı korkudur. Korku demek artık sevgi enerjisi kaybolmuş demektir.

Aşk dışa dönüktür, korkusuzca, onun kabul edileceğine muazzam bir şekilde güvenerek diğer kişiye ulaşır ve o her zaman kabul edilir. Korku kendi içinde büzüşmektir, kendini kapatmaktır, tüm kapıları, tüm pencereleri kapatmaktır. Böylelikle hiç güneş, hiç rüzgâr, hiç yağmur sana ulaşamaz, sen çok korkuyorsun. Sen mezarına canlı canlı giriyorsun.

Korku bir mezardır, aşk bir tapınaktır. Aşkta hayat nihai zirvesine ulaşır. Korkuda hayat ölümün seviyesine düşer. Korku kokuşmuştur, aşk taze kokar. Niçin korkasın ki?

Egondan kork, tutkularından kork, hırsından kork, sahip olmaya çalışmandan kork, kıskançlığından kork; ancak aşktan korkmak diye bir şey söz konusu değildir. Aşk ilahidir! Aşk ışık gibidir. Işık varken karanlık var olamaz. Sevgi varken korku var olamaz.

Aşk senin hayatından muazzam bir şenlik yaratabilir. Ancak sadece aşk; tutku değil, ego değil, sahiplenmek değil, kıskançlık değil, bağımlılık değil.

OSHO

EGO HEP YÜKSEK DAĞLARI İSTER



Ego hep yüksek dağları ister, küçük tepelerde rahat etmez. Hatta, bu bir eziyet olsa dahi, o bir tepecik değil Everest olmalıdır.
Mutsuzluk, perişanlık sıradan olmamalıdır. Ego, sefaletinizin de olağanüstü olmasını arzular!


İnsanlar sebepsiz yere büyük problemler yaratmaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar binlerce insanla onların problemleri üzerine konuştum ve gerçek bir sorunla henüz karşılaşmadım. Tüm problemler yapmacık, uydurma -onlar olmadan kendini bomboş hissettiğinden, onları sen yaratıyorsun. Onlarsız yapacak bir şeyin yok, kavga edecek biri,
gidecek bir yer yok. Bir gurudan diğerine, bir ustadan diğerine, bir psikiyatristten diğerine, bir gruptan diğerine... Aksi halde kendini boşlukta hisseder aniden hayatın anlamsızlaştıgını görürsün. Hayatın nasıl zor birşey olduğunu, büyüdüğünü hissetmek için sürekli problemler yaratır ve onlarla ölesiye mücadeleye girişirsin.

Ego sadece mücadelenin olduğu yerde vardır -bunu hatırla; sadece kavga ederken. Şayet sana "Gidip üç sinek öldür, aydınlanacaksın" desem, bana asla inanmazsın: "Üç sinek!’’ Bu kadar kolay olmamalı. Bu akılcı görünmüyor... Halbuki "yedi yüz aslan öldürün" demiş olsam,
bundan çok daha fazla hoşlanırdın. Daha büyük problem, daha büyük mücadele... ki bu mücadele yoluyla egon büyür, yükseklere süzülür...

Sen problemleri yaratırsın. Problemler mevcut değildir.

Din adamları ve psikanalistler ve gurular -onlar çok mutlular, çünkü tüm ticaretleri sadece sana bağlı. Sen bir hiçten tepeler yaratıp, sonrada bu tepeleri yüksek dağlara dönüştürmesen, sana yardım edecek olan gurunun işlevi ne olacaktı? Önce yardım alabilecek bir şekle gelmelisin!

Gerçek ustalar ise başka bir şey söylüyorlar. Onlar "Lütfen ne yaptığına bir bak, yaptıklarının anlamsızlığına bir bak. Önce bir problem yaratıyor, sonra ona çözüm arayışlarına girişiyorsun. Sadece neden bu problemleri yarattığına bak, işin en başı; problemi oluşturmaya başladığın nokta çözümün ta kendisidir – yani onu hiç yaratmamak" diyorlar. Ancak bu sana hiç hitap etmeyecektir. Yapacak bir şey, mücadele yoksa aydınlanma da yok ! Satori ? Samadhi? Hiç biri yok! Çok derin bir huzursuzluk ve boşluk... Bunu artık ne ile dolduracaksın?

Senin hiçbir sorunun yok; sadece bu anlaşılmalıdır. Çünkü bunu anladığın anda yaratıcısı olduğun tüm problemlerinden sıyrılabilirsin. Onlara başka bir şekilde bak, daha derinden bir
bakış onları küçültecektir. Bakmaya devam et, onlar da azar azar yok olmaya başlayacaklardır.Gözünü dikip bakmaya devam edersen ansızın orada hiçbir şey olmadığını göreceksin. Sadece boşluk... seni saran hoş bir boşluk. Yapacak bir şey yok, olacak bir şey yok çünkü zaten sen o'sun.

Aydınlanma başarılması gereken bir şey değildir, o sadece yaşanılacak bir şeydir. Ben sana "aydınlanmayı başardım" dediğimde kastettiğim şey onu yasamaya karar vermiş olduğumdur. Artık tamam! Ve o andan itibaren onu yaşamaya başlarım. O, artık problem
yaratmakla ilgilenmemeye karar vermektir, hepsi bu kadar! O artık anlamsız problemler ve çözümleriyle uğraşmaya son vermektir.

Tüm bu anlamsız isler senin kendinle oynadığın bir oyundur. Sen kendin saklanıyor ve sen kendin arıyorsun, her iki taraf da sensin. Ve bunu bil! Bunu söylediğimde gülme, bu gülünç bir şey değil, onu anla! Bu senin kendi oyunun, kendin saklanıyor ve yine kendinden,
kendini arayıp bulmasını bekliyorsun.

Kendinizi hemen şimdi bulabilirsin çünkü saklanan sensin. Ne zaman birisi gelip de "ben bir Buda olmak istiyorum" derse bu son derece anlamsızdır: O bir Buda. Bir Buda gelip "ben nasıl Buda olurum" diyorsa benim ne yapmamı bekliyorsun. " Sen kimi kandırıyorsun, sen
Budasın! derim...

Kendine gereksiz sorunlar yaratma. Onları nasıl büyüttüğünü, onları topaç gibi nasıl daha hızlı, daha hızlı çevirdiğini anlamak seni aydınlatacaktır. Ve ansızın tüm mutsuzluklarının üstüne çıkacaksın. Dünyanın tüm şefkatiyle birlikte...

Ego problemler ister. Şayet bunu bir anlarsan, bir kez derinden kavrarsan dağlar önce tepeciklere dönüşüp sonra da tamamen yok olacaklardır. Ve aniden bir boşluk oluşur; her yandan katıksız bir boşluk. Bu aydınlanmanın ne olduğudur - hiçbir problem olmadığının
derinden anlaşılması. Çözülecek bir problem olmadan ne yapacaksın?
Hemen yaşamaya başlarsın. Yiyeceksin, uyuyacaksın, seveceksin, sohbet edeceksin, şarkı söyleyeceksin, dans edeceksin. Yapacak başka ne var ki? Bir tanrı oldun ve yaşamaya başladın!

Şayet insanlar biraz dans edebilseler, biraz daha şarkı söyleyebilseler, biraz daha çılgın olabilseler, enerjileri daha fazla akacak ve problemleri azar azar yok olacak. Bundan dolayı dans etmenin üzerinde bu kadar duruyorum. Sonuna kadar dans et, bırak tüm enerjin dans haline gelsin ve göreceksin ki başın yok ! Başındaki tüm sıkışıp kalmış enerjiler; hoş resimler ve figürler olarak etrafında hareket ediyor. Ve dans ederken öyle bir an gelir ki, vücudun artık katı bir madde değildir, elastik akışkan bir hale dönüşmüştür. Ve dans ederken öyle bir an gelir ki, sınırların artık belirgin değildir, eriyip kosmosla birleşmekte ve tüm sınırlar
birbiriyle karışmaktadır. Artık herhangi bir problem yaratamazsın.

Yasa, dans et, ye. Uyu ve bunları mümkün olan tüm bütünlüğünle yap.
Ve tekrar tekrar hatırla ki, her ne zaman kendini bir problem yaratırken yakalarsan, onu bırak.
Hemen!

OSHO

Yani; Diyorum ki; Yaşa..



Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa..
Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa..
Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa.. 
Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak!
Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil..
Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil..
Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa..
Kaşık kaşık çikolata yeyip, ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa..
Saatlere bakmadan yaşa..
Beklemeden yaşa..
Yorulmadan yaşa..
Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır,
Senin de bir hayalin olsun..
Öyle yaşa işte!
Boynu bükük soru işaretlerini boşver.. Dik ünlemlerin var.
Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana..
Allah'ın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme...
Yani diyorum ki;
Yaşa ...

29 Aralık 2013 Pazar

Öfke üzerine... OSHO

İyi hissediyorsun, kötü hissediyorsun ve bu hisler kendi bilinçaltından, kendi geçmişinden kabarıp yükseliyor.Senden başka kimse sorumlu değil. Kimse seni kızdıramaz ve kimse seni mutlu edemez.Kendi kendini mutlu ediyorsun, kendi kendini kızdırıyorsun ve kendi kendini üzüyorsun. Bunu fark etmediğin sürece bir köle olarak kalacaksın.

“Başıma gelen ne olursa olsun kesinkes ben sorumluyum. Koşulsuz olarak her ne olursa olsun kesinlikle ben sorumluyum.” Kişi bunu fark edince kendi kendisinin efendisi haline gelir.

Başlangıçta bu senin canını sıkıp üzecek çünkü sorumluluğu başkasına atabilirsen yanlış yapmadığın için kendini iyi hissedebilirsin. Karın saldırgan davranışlarda bulunuyorsa ne yapabilirsin ? Kızmak zorundasın. Ama unutma karın kendi ruhsal mekanizmaları nedeniyle saldırgan davranıyor. O sana karşı saldırgan değil. Sen orada olmasaydın çocuklara saldıracaktı. Çocuklar orada olmasaydı bulaşıklara saldıracaktı; onları yere çarpmış olacaktı. Radyoyu kırmış olacaktı. Bir şey yapmış olması gerekiyordu; saldırganlık geliyordu. Gazete okurken bulunman ve sana karşı saldırması sadece bir rastlantıydı. Yanlış bir zamanda elinin altında bulunman sadece bir rastlantıydı.

Kızgınsın, karın sana saldırganlaştığı için değil; o sadece uygun durumu sana sağladı hepsi bu. O sana kızman için bir olasılık, kızman için bir bahane vermiş olabilir ama kızgınlık kabarmaktaydı. Karın orada olmasaydı aynı şekilde kızmış olacaktın; başka bir şeye, bir fikre ama kızgınlık orada olmak zorundaydı. O senin kendi bilinçaltından gelmekte olan bir şeydi.

Herkes kendi varlığından ve davranışlarından sorumludur, tamamıyla sorumlu. Sorumlu olmaktan başlangıçta çok canın sıkılacak çünkü sen her zaman mutlu olmak istiyor olduğunu düşünmüştün; o halde nasıl olur da kendi mutsuzluğundan sorumlu olabilirsin? Her zaman mutluluktan uçmayı arzuluyorsun, nasıl olur da kendi kendine kızabiliyorsun? Ve bu yüzden sorumluluğu başkalarının üzerine atıyorsun.

Eğer sorumluluğu başkalarının üzerine atmaya devam edecek olursan şunu unutma ki bir köle olarak kalacaksın çünkü hiç kimse başka birisini değiştiremez. Başka birini nasıl değiştirebilirsin? Hiç birisi başka birini değiştirmiş midir? Dünyadaki en az yerine gelmiş dileklerden birisi başka birisinin değişmesini istemektir. Bunu hiç kimse bugüne kadar yapamadı, bu imkansızdır çünkü başka bir insan da kendinden menkul bir varoluş sürer; onu değiştirmezsin. Sorumluluğu başkalarının üzerine atmaya devam edersin ama diğerini değiştiremezsin. Ve sorumluluğu başkalarına attığın için de temel sorumluluğun sana ait olduğunu hiç göremezsin. Temel değişiklik kendi içinde gereklidir.

Tuzağa şu şekilde düşersin: Şayet tüm eylemlerinden, tüm ruh hallerinden sorumlu olduğunu düşünmeye başlarsan başlangıçta depresyona gireceksin. Ama bu depresyonun içinden geçebilirsen hemen sonra ışığı hissedeceksin çünkü artık başkalarından özgürleştin. Artık kendi kendine çalışabilirsin. Özgür olabilirsin, mutlu olabilirsin. Bütün dünya özgür ve mutlu olmasa bile farketmez. Ve ilk özgürlük başkalarına sorumluluğu atmayı bırakmaktır ve ilk özgürlük sorumlu olduğunu bilmektir. O zaman pek çok şey birden mümkün hale gelir.

Osho Farkındalık