Aşk ruhsal bir olgudur; tutku fizikseldir. Ego psikolojiktir; aşk manevidir. Aşkın alfabesini öğrenmek zorunda kalacaksın. En baştan başlamak zorunda kalacaksın, sıfırdan başlamak zorunda kalacaksın; aksi takdirde yeniden ve yeniden incineceksin. Ve şunu aklından çıkarma yalnızca sen kendine yardımcı olabilirsin; başka... hiç kimse sorumlu değildir. Sana nasıl birisi yardımcı olsun? Senin egonu başka hiç kimse yok edemez. Eğer ona yapışırsan, hiç kimse onu yok edemez. Şayet ona yatırım yapmışsan, onu hiç kimse yok edemez. Seninle sadece kendi anlayışımı paylaşabilirim. Budalar sadece yolu gösterebilirler; sonrasında senin gitmen gerekir, o zaman senin yolu takip etmen gerekir. Hiç kimse sana yolu ellerinden tutup gösteremez.
Senin istediğin şey şudur: Sen bağımlı olma oyununu oynamak istiyorsun. Ve hatırla bağımlı olma oyununu oynamak istediğin kişi intikam alacaktır. Bir süre sonra o şu ya da bu şekilde kendisine bağımlı olmanı isteyecektir. Şayet karısı kocasına para yüzünden bağımlıysa, o zaman o kocasını kendisine başka şeylerle ilgili bağımlı kılmaya çalışacaktır. Bu karşılıklı yapılmış bir anlaşmadır. Her ikisi de sakatlanır, her ikisi de felçli hale gelir; birbirleri olmadan var olamazlar. Kocasının karısı olmadan mutlu olması, kulüpteki adamlarla eğlenmesi bile onu incitir. O adamın mutluluğu ile ilgilenmiyor aslında o inanamıyor: “Bensiz mutlu olmaya nasıl cesaret edebildi? O bana bağlı olmak zorunda!”
Kocası, karısı birisi ile güldüğü, keyif aldığı, neşelendiği için iyi hissetmez. Onun tüm neşesinin bütünü ile kendisine ait olmasını ister; o onun malıdır. Bağımlı kişi seni de bağımlı kılacaktır.
Korku asla sevgi değildir ve sevgi asla korkmaz. Aşkta kaybedecek hiçbir şey yoktur. Aşk niçin korksun. Aşk sadece verir. Bu bir iş akışı değildir, o nedenle kâr ya da zararla alakalı değildir. Aşk vermekten hoşlanır, tıpkı çiçeklerin hoş kokularını salmaktan hoşlanması gibidir. Onlar niye korksun? Niçin sen korkasın?
Unutma, korku ve aşk asla birlikte var olmaz; olamazlar. Hiçbir şekilde aynı anda var olmaları mümkün değildir. Korku aşkın tam zıddıdır.
İnsanlar normalde nefretin aşkın zıddı olduğunu zannederler. Bu yanlıştır, kesinlikle yanlış. Aşkın zıddı korkudur. Nefret amuda kalkmış aşktır; o baş aşağı durmaktadır ama aşkın zıddı değildir. Nefret eden kişi basitçe, bir yerde hâlâ sevdiğini gösterir. Aşkın tadı kaçmıştır ama hâlâ oradadır. Gerçek zıddı korkudur. Korku demek artık sevgi enerjisi kaybolmuş demektir.
Aşk dışa dönüktür, korkusuzca, onun kabul edileceğine muazzam bir şekilde güvenerek diğer kişiye ulaşır ve o her zaman kabul edilir. Korku kendi içinde büzüşmektir, kendini kapatmaktır, tüm kapıları, tüm pencereleri kapatmaktır. Böylelikle hiç güneş, hiç rüzgâr, hiç yağmur sana ulaşamaz, sen çok korkuyorsun. Sen mezarına canlı canlı giriyorsun.
Korku bir mezardır, aşk bir tapınaktır. Aşkta hayat nihai zirvesine ulaşır. Korkuda hayat ölümün seviyesine düşer. Korku kokuşmuştur, aşk taze kokar. Niçin korkasın ki?
Egondan kork, tutkularından kork, hırsından kork, sahip olmaya çalışmandan kork, kıskançlığından kork; ancak aşktan korkmak diye bir şey söz konusu değildir. Aşk ilahidir! Aşk ışık gibidir. Işık varken karanlık var olamaz. Sevgi varken korku var olamaz.
Aşk senin hayatından muazzam bir şenlik yaratabilir. Ancak sadece aşk; tutku değil, ego değil, sahiplenmek değil, kıskançlık değil, bağımlılık değil.
OSHO
0 yorum:
Yorum Gönder